bu gün allah için ne yaptın
selamün aleyküm arkadaşlar sitemize hoş geldiniz.

üye olmak ücretsizdir..

üye olmak istemezseniz ZİYARETCİ DEFTERİ ne görüşlerinizi belirtiniz


Join the forum, it's quick and easy

bu gün allah için ne yaptın
selamün aleyküm arkadaşlar sitemize hoş geldiniz.

üye olmak ücretsizdir..

üye olmak istemezseniz ZİYARETCİ DEFTERİ ne görüşlerinizi belirtiniz
bu gün allah için ne yaptın
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Saat
Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

En son konular
» ENES SU ARITMA SİSTEMLERİ FARKIMIZ……...KALİTEMİZ……...
Bayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma Icon_participatePerş. Mayıs 05, 2011 8:50 am tarafından Admin

» AGLAYAN BIR COGRAFYA....
Bayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma Icon_participateC.tesi Tem. 24, 2010 11:00 pm tarafından Admin

» YALAN ve DOĞRU
Bayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma Icon_participateC.tesi Tem. 24, 2010 10:59 pm tarafından Admin

» ŞEFAATÇI OL YA RESULALLAH
Bayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma Icon_participateC.tesi Tem. 24, 2010 10:59 pm tarafından Admin

» GÖNÜL
Bayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma Icon_participateC.tesi Tem. 24, 2010 10:59 pm tarafından Admin

» bremen bilali habesi camii
Bayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma Icon_participateC.tesi Tem. 24, 2010 10:58 pm tarafından Admin

» GÜL-Ü MUHAMMEDİ
Bayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma Icon_participateC.tesi Tem. 24, 2010 10:58 pm tarafından Admin

» HAZRETİ MUHAMMEDİN HAYATI (s.a.v)
Bayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma Icon_participateC.tesi Tem. 24, 2010 10:58 pm tarafından Admin

» RAMAZAN MANİLERİ
Bayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma Icon_participateC.tesi Tem. 24, 2010 10:57 pm tarafından Admin

En iyi yollayıcılar
Admin
Bayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma Vote_lcapBayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma Voting_barBayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma Vote_rcap 
admin2
Bayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma Vote_lcapBayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma Voting_barBayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma Vote_rcap 
LorDFikreT
Bayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma Vote_lcapBayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma Voting_barBayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma Vote_rcap 
Sessiz
Bayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma Vote_lcapBayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma Voting_barBayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma Vote_rcap 
Aq0n
Bayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma Vote_lcapBayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma Voting_barBayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma Vote_rcap 
bLuE
Bayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma Vote_lcapBayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma Voting_barBayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma Vote_rcap 

NAMAZ VAKTİ,

Bayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma

Aşağa gitmek

Bayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma Empty Bayezid-i Bistami ile Rahip arsında geçen bir konuşma

Mesaj tarafından admin2 Salı Haz. 15, 2010 9:10 am

Bayezid-i Bistami kırk beş kere hacca gitmişti. Bir gün Arafat Tepesinde oturuyordu. Nefsi ona; "Bâyezîd! Senin bir benzerin var mıdır? Kırk beş defâ haccettin ve binlerce defâ hatmetme bahtiyarlığına eriştin." diye fısıldadı. Bu ses onu üzdü. Derhâl toparlandı ve oradaki mahşerî kalabalığa;

-Kim benim kırk beş defâ yapmış olduğum haccı bir ekmeğe satın alır? diye sordu.

Bir adam başını kaldırıp;

-Ben alırım, dedi ve ekmeği uzattı.

Bayezid-i Bistami aldığı ekmeği orada bulunan bir köpeğin önüne attı. Sonra işini bitirip, yol hazırlığı yaparak, Rum diyârına doğru yola çıktı. Günlerce gittikten sonra bir râhip ile karşılaştı. Râhib, Bayezid-i Bistami'nin elini tutup, evine misâfir götürdü. Evinde ona bir oda verdi. Bayezid-i Bistami kendisine ayrılan bu odada ibâdete başladı ve kalbini Allahü teâlâya çevirdi. Râhip her gün onun yiyeceğini sabah akşam getirip önüne koyardı. Bu hal bir ay devâm etti. Bayezid-i Bistami daha sonra nefsine dönerek;

-Ey nefis! Seni kırmak istiyorum, fakat Sen o kadar kötüsün ki kırılmıyorsun, dediği sırada râhip içeri girdi ve;

-İsmin nedir?" diye sordu.

O da;

-Bâyezîd! cevâbını verdi.

Râhip;

-Ne güzel adamsın. Keşke Mesîh'in kulu olmuş olsaydın!" deyince, bu sözler Bayezid-i Bistami'ye ağır geldi ve evi terketmek isterken râhip;

-Bizim burada kırk günü tamamla, öyle git. Çünkü bizim büyük bir bayramımız var, onu görmeni çok arzu ediyorum. Aynı zamanda çok değerli bir vâizimiz, sâdece bu günlerde bir defâ konuşur. Onu dinlemeni istiyorum,deyince, bu teklifi kabûl ederek, kırk gün kalmaya râzı oldu.

Kırkıncı gün geldiğinde râhib odaya girerek;

-Buyurun dışarı çıkalım, bayram günümüz geldi, dedi.

Bayezid-i Bistami dışarı çıkmak için hazırlandı. Fakat râhib ona;

-Siz bu kıyâfetle nasıl bin kadar râhibin arasına gireceksiniz? Bu yüzden üzerindeki elbiseyi çıkarıp, şu râhip elbiselerini giy ve boynuna İncil'i as! dedi.



Bu teklif ona çok ağır gelmesine rağmen, bunda da bir hikmet vardır diyerek râhibin getirdiği giysileri giydi. Râhiplerin arasına katıldı. Hiç kimsenin dikkatini çekmedi. Biraz ilerledikten sonra râhiplerin en büyüğü geldi. Fakat konuşmuyordu. Niçin konuşmadığı sorulduğunda;

-Nasıl konuşabilirim, aranızda bir Muhammedî var! diye cevap verdi.

Halk ve râhipler galeyâna gelerek;

-Onu göster parçalayalım." diye bağrıştılar.

Başrâhip;

- Hayır, yemin ederim ki söylemem, ancak ona dokunmayacağınıza söz verirseniz, onu size tanıtabilirim, dedi.

Bunun üzerine râhipler ve halk, Muhammedî olan zâta dokunmayacaklarına dâir yemin ettiler.

Başrâhip;

-Allah için ey Muhammedî! Ayağa kalk ve kendini göster, diye seslenince, Bayezid-i Bistami ayağa kalktı.

Baş râhip;

-Adın ne? diye sordu.

-Bâyezîd! cevâbını verdi.

-Tahsil gördün mü? diye sorunca;

-Rabbim öğrettiği kadar bir şeyler biliyorum, dedi.



Bunun üzerine râhip;

-O hâlde bana şu hususları cevaplandır: İkincisi olmayan biri, üçüncüsü olmayan ikiyi, dördüncüsü olmayan üçü, beşincisi olmayan dördü, altıncısı olmayan beşi, yedincisi olmayan altıyı, sekizincisi olmayan yediyi, dokuzuncusu olmayan sekizi, onuncusu olmayan dokuzu, on birincisi olmayan onu, on ikincisi olmayan on biri, on üçüncüsü olmayan on ikiyi söyle bunlar nelerdir?

Bayezid-i Bistami baş râhibe;

-Beni iyi dinle! İkincisi olmayan bir, eşi-ortağı, dengi ve benzeri olmayan Allahü teâlâdır. Üçüncüsü olmayan iki, gece ve gündüzdür. Dördüncüsü olmayan üç, üç talâktır (boşamadır). Beşincisi olmayan dört; Tevrat, Zebûr, İncîl ve Kur'ân-ı kerîmdir. Altıncısı olmayan beş, beş vakit namazdır. Yedincisi olmayan altı göklerin ve yerin yaratıldığı altı gündür. Sekizincisi olmayan yedi, yedi kat göktür. Dokuzuncusu olmayan sekiz, kıyâmet günü Arş'ı taşıyacak sekiz melektir. Onuncusu olmayan dokuz, kadının dokuz ay hâmilelik müddetidir. On birincisi olmayan on, Mûsâ aleyhisselâmın Şuâyb peygambere on yıl çobanlık etmesidir. On ikincisi olmayan on bir, Yûsuf peygamberin on bir kardeşidir. On üçüncüsü olmayan on iki, on iki aydır." dedi.

Râhip tebessüm ederek;

-Doğru söyledin. Şimdi de bana, havadan ne yaratıldı, havada ne muhâfaza olundu ve kim hava ile helâk edildi? bunlardan haber ver,dedi.

Bayezid-i Bistami;

- Îsâ peygamber havadan yaratıldı, havada muhâfaza edildi. Âd kavmi hava ile helâk edildi, diye cevap verdi.

Râhip;

- Doğru söyledin. Kim ateşten yaratıldı, kim ateşten korundu ve kim ateş ile helâk oldu?" diye sordu.

O da;

-İblîs ateşten yaratıldı. İbrâhim aleyhisselâm ateşten korundu. Ebû Cehil ateş ile helâk oldu, dedi.



Râhip tekrâr;

-Taştan kim yaratıldı, taş içinde kim korundu ve taş ile kim helâk oldu? dedi.

Bayezid-i Bistami;

-Sâlih peygamberin devesi taştan yaratıldı. Eshâb-ı Kehf taş içinde korundu ve Ebrehe ve ordusu taş ile helâk edildi, cevâbını verdi.

Râhip;

- Doğru söyledin. Âlimler, Cennet'te dört nehir vardır, biri baldan, biri sütten, biri sudan, biri de şaraptandır. Ayrı ayrı olan bu dört nehir aynı kaynaktan akıyormuş, diyorlar. Bunun dünyâda bir örneği var mıdır? diye sordu.

-Evet vardır. İnsanın başından dört nehir akar. Kulak yağı acıdır. Göz yağı tuzludur. Burun suyu ayrı bir tad taşır. Ağızdan gelen su tatlıdır, cevâbını verdi.

Râhip yine;

-Doğru söyledin. Cennet ehli yer içer fakat abdest bozmaz, su dökmez. Bunun dünyâda bir benzeri var mıdır? diye sorunca;



Evet vardır. Ana rahmindeki cenin yer içer fakat dışkısı yoktur, cevâbını verdi.

Râhip;

- Doğru söyledin. Cennet'te Tûbâ ağacı vardır. Cennet'te hiç bir saray, hiç bir köşk yoktur ki, bu ağacın dalına dokunmasın. Bunun dünyâda bir örneği var mıdır?" diye sordu.



-Evet vardır. Güneş sabahleyin doğunca böyle değil midir? cevâbını verdi.

Râhip;

-Doğru söyledin. Şimdi şunları cevaplandır: Bir ağaç vardır, on iki dalı bulunmakta, her dalında otuz yaprak ve her yaprakta beş çiçek yer almakta, bunlardan ikisi güneşe, üçü karanlığa bakmaktadır. Bu ağaç nedir?" deyince:



-Ağaç bir yılı temsil eder. On iki dalı, on iki ay, her daldaki otuz yaprak, günleri, her yapraktaki beş çiçek de, beş vakit namazı temsil eder, cevâbını verdi.

Son olarak râhip şöyle sordu:

-Bana şu kimseden haber ver. Hacca gitmiş, tavâf yapmış ve o makâmlarda bulunmuştur. Fakat onun ne rûhu vardır ne de hac kendisine vâcibdir?"

Bayezid-i Bistami;



-Nûh peygamberin gemisidir." dedikten sonra, râhibe; "Ey râhip! Birçok sorular sordun. Biz onları cevaplandırmaya çalıştık. Müsâde ederseniz benim de sorularım var. Fakat ben bir sorudan başka sormayacağım. O da şudur:



Cennet'in anahtarı nerededir? Cennet kapılarının üzerinde ne yazılıdır?

Râhip sustu ve cevap vermekten kaçındı. Diğer râhipler bu duruma bozuldular ve;

-Ey büyüğümüz mağlup mu oluyorsun? dediler.

O da;

-Hayır mağlûb olmak istemiyorum, deyince;

-Peki öyleyse niçin cevap vermiyorsun, dediklerinde;

-Şâyet cevap verirsem benim cevabıma katılır mısınız? dedi.

Bunun üzerine hepsi birden söz verdiler.

Râhip;

-Dinleyin, şimdi cevap veriyorum. Cennet'in anahtarı ve kapılarının üzerinde yazılı olan ibâre; Lâ İlâhe İllallah Muhammedün Resûlullahdır." deyip müslüman oldu. Diğer râhipler de hep bir ağızdan Kelime-i şehâdeti getirip müslüman oldular. Bayezid-i Bistami de onların yanında bir süre kalıp İslâmiyeti öğretti. Böylece onun buraya gitmesinin hikmeti anlaşıldı.


Bayezid-i Bistami'ye bir kimse gelip: "Efendim, ben Taberistan'da idim. Bir zâtın cenâze namazını kılıyorduk. Siz de orada idiniz, cenâze namazından sonra Hızır aleyhisselâmın elinden tuttunuz. Sonra sizin havada uçtuğunuzu gördüm." dedi. Sultân-ül-Ârifîn ona; "Doğru söylüyorsun." buyurdu.

Bayezid-i Bistami'ye bir gün bir kimse gelip; "Efendim! Ben otuz senedir, gündüzleri oruç tutup, geceleri namaz kılıyorum. Ama, kendimde hiç bir ilerleme göremiyorum. Halbuki îtikâdım da düzgündür." dedi. Sultân-ül-Ârifîn; "Sen bu hâlde üç yüz sene daha devâm etsen bir şeye kavuşamazsın. Çünkü nefs engelin var." buyurdu. O kimse; "Efendim! Bunun bir çâresi yok mu?" diye sordu. Bayezid-i Bistami: "Var ama sen kabûl etmezsin." buyurdu. O kimse ısrâr edip; "Aman efendim, lütfen bildiriniz ve beni talebeliğe kabûl ediniz. Ne emrederseniz yaparım." dedi. Sultân-ül-Ârifîn buyurdu ki:

"Öyle ise şimdi evine git. Bu kıymetli elbiseleri çıkarıp, âdî ve eski bir elbise giy. Boynuna bir torba asıp içine ceviz doldur. Seni en iyi tanıyanların bulundukları sokağa git. Çocukları başına topla, (Bana bir tokat vurana bir ceviz, iki tokat vurana iki ceviz veriyorum) de." O kimse bunları duyunca; "Sübhânallah, Lâ ilâhe illallah. Ben bunları yapamayacağım. Bana başka bir şey emretseniz." dedi. Bayezid-i Bistami; "Senin ilâcın ancak budur ve biz de baştan; "Sen bunları kabûl etmezsin!" diye söylemiştik. Yolumuzun esâsı nefsi terbiye etmektir." buyurdu.
admin2
admin2

Mesaj Sayısı : 367
Sevap : 1097
Kayıt tarihi : 08/06/10
Yaş : 39
Nerden : İstanbul

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz